Baybars’ı, Osmanlı ya da Selçuklu Sultanları kadar tanımıyoruz. Oysa, bu büyük sultan kuşkusuz daha çok tanınmayı hak etmektedir. O halde gelin dönemin süper gücü Moğol (İlhanlı) Devletini, Ayn Calut ve Elbistan Ovasında iki kez perişan eden büyük Türk Sultanı Baybars'ı (1223- 1277) daha yakından tanıyalım.
Kıpçaklar, Türk Boyları arasında en açık tenli, genel de kumral ve gök gözlü bir boy olarak bilinir. Baybars, uzun boylu, gök gözlü, kumral Bir Kıpçak Türküdür. Kıpçak ülkesinde doğdu. Kıpçak kabilelerinden Borçoğlu veya Borlu kabilesine mensuptur. Kıpçak ülkesine yapılan saldırılardan birinde esir düştü. Esir olarak önce Sivas’a, daha sonra Halep’e ve Şam’a (Dımaşk) götürüldü. Bugünkü Suriye ve Mısır’da o dönemde Eyyubi Devleti hüküm sürüyordu. Şam’da bir kuyumcuya satıldıktan sonra Hama şehrine götürüldü. Hama’da Eyyubi hanedanına mensup biri tarafından satın alındı ve onunla Kahire’ye gitti. Bu şehirde Eyyubi ordusunda bulunan “Bahriyye Memlükleri”ne katıldı. Kısa zamanda kendini göstererek Bahriyye Memlükleri’nin önde gelen liderleri arasına girdi. Memlükler; Eyyubi Devleri içinde bulunan gulam askerleridir. Köledirler ama asker oldukları için bir nevi imtiyazlı kölelerdir. Aynı zamanda Eyyübi ordusunun temeli olan bu Gulamlar, Kafkasya kökenliydi ve özellikle Kıpçak, Adige, Gürcü, Kuman, Tatar, Karaçay ve Dağıstanlı askerlerden oluşuyordu.
Bu askerlerin çoğu Moğolların esir alıp köle olarak sattığı askerlerdir. Adigeler (Çerkezler) ve Gürcüler hariç diğerleri tamamen Türk’tü. Baybars, birçok savaşa katıldı ama “Mansure Meydan Muharebesi”nde (1249) Haçlı ordusunun yenilmesi ve Fransa Kralı IX. Lois’in esir edilmesinde gösterdiği inanılmaz dehası O’nu adeta bir destan kahramanı haline getirmiştir.
Baybars, Eyyubi Devleti’nin hizmetindeydi, fakat Eyyubi Devleti’nde hanedan içinde problemler vardı. Eyyubi Sultanı Turanşah bu problemler fırsat bilinip ordudaki Türkler tarafından tahttan indirildi ve böylece Memlukler Devleti (ed-Devletü't-Türkiyye) kuruldu. Bu süreçte Baybars çok aktif bir rol üstlendi (1250).
Komutanlar İlk Memluk sultanı olarak Eyyubi Sultanı Salih’in dul eşi olan ve bir Türk olan Seçer ed Dürr’ü seçtiler. Böylece Mısır’da Türk Memluk Devleti resmen kurulmuş oldu. Fakat Kadın Sultan, Arap ve Müslümanlar için çok kabul edilebilir bir şey değildi. Bu sebeple Suriye’de İsyanlar başladı ve devlet bölünme sürecine girdi. Bunun üzerine Seçer, Aybek et-Türkmânî ile evlenerek saltanatı ona bıraktı (Haziran 1250).
Memluklerde iki askeri eğitim okulu bulunuyordu Birincisi Bahri adı verilen okul ve mensuplarına “Bahri” deniyordu, ikincisi ise Burci Ekolu ve mensuplarına “Burci” deniyordu. Aslında bunlar birbirine iki muhalif okul gibi kabul edilebilir. Tahta Bahri Memlükler’e karşı olan “Aybek” geçince, bu döneminde kendisi de bir “Bahri” olan Baybars, Aybek’in Bahri Memluklerin Başkanı “Aktay’ı” öldürmesinin ardından Kahire’den kaçıp Suriye’ye geldi (1254).
Bu arada Moğol tehlikesi Anadolu’da olduğu kadar Suriye’de de mevcuttu, Moğollar Hulagu komutasında Irak'a gelip Bağdat’ı yakıp yıktı, bilim yuvası Beyt’ül Hikme’yi yok etti ve Abbasileri tarih sahnesinden sildi (1258).
Aybek ölünce tahta tecrübesiz ve küçük oğlu geçti, bunun üzerine Saltanat Naibi “Kutuz” genç sultanı tahttan indirdi ve Memlük tahtına oturdu. Kendisi de bir “Bahri” olan” Kutuz, tahta geçince (1259) Baybars’ı tekrar Başkomutan olarak atadı. Baybars Başkomutan olsa da Moğol tehlikesine karşı stratejiler geliştirmek ve hazırlıklar yapak için Suriye’de kalmaya devam etti. Moğol tehlikesi giderek yaklaşıyordu. Nihayet Moğollar Memluk topraklarına dayandı. Savaş artık kaçınılmazdı. Başkomutan Baybars’ın Memluk Ordusu ve Moğol ordusu “Ayn-ı Calut Meydan Muharebesi” nde karşı karşıya geldiler (3 Eylül1260).
Büyük Komutan, efsanevi komutan Baybars’ın stratejisi ile Moğol ordusu perişan edildi. Bu, şımarık Moğol ordusunun ilk yenilgisidir. Baybars ismi gerçek bir efsaneye dönüştü, artık o “İslam’ın Büyük Mücahidi ve Hamisiydi”. Haçlıları ve Moğolları püskürten, perişan eden, kralları, ilbeylerini esir alan Başkomutan Baybars ismi halkta ve devlet kademesinde artık en ön sıradaydı.
Sultan Kutuz, savaş öncesinde savaşın zaferle sonuçlanması durumunda Baybars’a verdiği sözleri zaferden sonra tutmadı. Mesela Halep’i ve bazı önemli şehirlerin emirliğini Baybars’a vermeyi vaat etmişti. Baybars bu durumun sonunun nereye gideceğini biliyordu ve arkadaşlarıyla beraber Kahire yolunda el -Salihiye’de Sultan Kutuz’u bir suikast düzenleyerek öldürdü ve sultanlığını ilan ederek “Ayn-ı Calut” Savaşının muzaffer komutanı ve “Memluk Devletinin yeni Sultan’ı” olarak Kahire’ye gitti (24 Ekim 1260) ama devasa sorunlar vardı. Mısır ve Suriye’den oluşan devlette tam bir birlik yoktu. Ayrıca Baybars’in dış düşmanları olan Moğol, Haçlı ve Ermenilerin her zaman için ortak hareket etme ihtimalleri bulunmaktaydı. Bu nedenle Baybars ilk olarak iç birliği sağlamaya çalıştı. Kutuz döneminde farklı coğrafyalara kaçan “Bahri Memluklüleri” bir araya getirdi. Eyyubi dönemi ileri gelenlerinin başlattığı ayaklanmaları bastırdı. Vergi affı çıkardı ve vergileri düşürerek halkın gönlüne girdi. En stratejik hamlelerinden biri de Moğollar tarafından öldürülen halifenin “Meşru halefini” Kahire’ye getirtmesi oldu. Getirtmekle kalmayıp biat etti. İslam alemi meşru Hlhalifenin Kahire’de olduğunu kabul etmiş ve Kahire İslam aleminin kalbi olmuştu. Dolayısıyla Sultan Baybars da artık Müslümanların en saygı duyduğu sultandı.