Bugun...



RAMAZAN YASİN GÜNEY’İN “ÇAKIROĞLU” ADLI KİTABI ÜZERİNE

Çocuk okurun kitaptaki kahramanla duygusal özdeşleşme sağlayabilmesi, çocuk edebiyatı eserlerinde bulunması gereken en önemli niteliklerden birisidir. Burada esas olan kahramanın gerçek hayattan alınmasından ya da kurgusal olmasından ziyade okurda uyandırdığı duygulardır. Bu yazıda, okurla duygusal özdeşliği çok ayarında yakalayan bir eser olan Çakıroğlu’ndan bahsetmek istiyorum.

facebook-paylas
Güncelleme: 06-01-2025 14:45:38 Tarih: 06-01-2025 12:21

RAMAZAN YASİN GÜNEY’İN “ÇAKIROĞLU” ADLI KİTABI ÜZERİNE

Çakıroğlu, Ramazan Yasin Güney’in yayımlanmış dört eserinden ikincisi. Editörlüğünü Ali Saçıkara’nın üstlendiği kitap, Ocak 2018’de Atlıkarınca Yayınları tarafından yayımlanmış. Kitabın ön kapağında içeriğe uygun olarak, belki de en can alıcı sahne, çocuk kahramanın memleketi için mücadelesini yansıtan renkli bir çizime yer verilmiş. Arka kapağa ise Millî Mücadele kahramanlarından Antepli Şahin Bey’in Fransız komutana yazdığı mektuptan bir bölüm alınmış.
Kitap, bölüm başlıkları verilmeksizin on bir bölümden oluşmaktadır. İçinde renksiz olmak kaydıyla sekiz çizim bulunmaktadır. Kitabın yazı puntosu ve satır aralığı, çocuk okurun okuması adına uygun. Ayrıca özellikle belirtilmek istenen bölümler kalın punto ile yazılmış.
Eser, sekizinci sınıf öğrencilerinin Kurtuluş Savaşı Güney Cephesi konusunu işlerken öğretmenleri Mustafa Hoca ile sınav sonrası için Gaziantep gezisi planlamalarıyla başlıyor. Sınıftan Oğuz ve Elif, ilk ve son bölümlerde heves ve tepkileri ile ön plana çıkan karakterler oluyor. Gezinin ilk aşamasında Gaziantep’in tarihi ve kültürel değerlerinden bahsediliyor: Antep evleri, Bakırcılar Çarşısı, bedesten, camiler, Antep Kalesi, yemekler, müzeler vb.
Gezinin müze durağında müze müdürünün teşebbüsü ile Çolak Ağa müzeye geliyor ve öğrencilerle tanışıyor. Çolak ağa, büyüklerinden dinlediklerini Elif’in ricasıyla anlatmaya başlıyor. 
Bu noktada çerçeve anlatının içindeki alt anlatı başlıyor ve Çakıroğlu’nun hikâyesi Çolak Ağa’nın ağzından anlatılıyor: Kahramanımız Halil(Çakıroğlu), on iki yaşındadır. Babasını Sarıkamış’ta şehit vermişlerdir. Annesini daha dört yaşındayken kaybetmiştir. Antep’e yakın köylerinde yaşarlarken dedesini de kaybeden Halil, emanet edildiği komşularına yük olmamak adına -zira yokluk yıllarıdır-
Ermeni Nubar Ağa’nın çiftliğine karın tokluğuna çalışmaya gider. Nubar Ağa’nın önce İngilizlere sonra Fransızlara Antep’in işgali konusunda yardım etmesi, Halil’i, namıdiğer Çakıroğlu’nu rahatsız eder. Bu noktada Dilsiz adıyla bilinen Kara Mehmet’in gerçekten dilsiz olmadığını anlar ve memleketleri için canları pahasına mücadele etmeye başlarlar.
Kahramanımız Halil’e sıkıntıya düştüğü her anda kaynağı belirsiz bir yerden bir ses gelir. Bu ses bazen umut aşılar bazen de yön verir Çakıroğlu’na. Çiftlik içinde Anteplilerin kendi aralarında konuşmalarının yasaklanması da iletişimi kesmenin bir olmayı, birlik olmayı ne denli engelleyebileceğini gösteren bir husus olarak verilmiş kitapta.
Kahramanlarımızın mücadelesi sürecinde on dört yaşındaki Şehit Kamil, Karayılan, Şahin Bey gibi tarihi şahsiyetlerden de bahsedilmektedir. Çocuk okura araştırmaları için konu başlıkları açılmış böylelikle.
 
“Kara imiş şu Antep’in yazısı.
Meleşmiyor koyun ile kuzusu.
Ana, baba, bacı, kardeş acısı.
Nerde benim sarı güllü bağlarım.
Antep diye hazin hazin ağlarım.” (s. 56)
 
Kitapta yukarıdaki örnekte görüldüğü üzere bağlama uygun bir şekilde yöre türkülerinden,
ağıtlardan da örneklere yer verilmiş olması, yerel kültürün tanıtılması adına önemlidir. Kitap ayrıca okul gezilerinin yerinde öğrenmeye katkısını, büyüklere saygıyı, tarihimizdeki bilinen bilinmeyen kahramanları, iletişimin önemini, her şeyin göründüğü gibi olmayabileceğini vurgulaması açısından da nitelikli bir çocuk edebiyatı eseridir.
Yazıyı -kitapta da geçen- Şahin Bey’in Fransız komutana yazdığı mektuptan bir bölümle
bitirmek istiyorum: 
“Sen hiç ömründe ‘Türk esir yaşamaz.’ dendiğini duymadın mı? Namus ve hürriyet için ölüme atılmak bize ağustos sıcağında soğuk su içmekten daha tatlı gelir. Siz, canı kıymetli insanlarsınız. Çatmayın bize. Bir an önce topraklarımızdan savuşup gidin.” (s.180).
 



Bu haber 39 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KİTAP Haberleri

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
YAZARLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
YUKARI YUKARI