Çakıroğlu, Ramazan Yasin Güney’in yayımlanmış dört eserinden ikincisi. Editörlüğünü Ali Saçıkara’nın üstlendiği kitap, Ocak 2018’de Atlıkarınca Yayınları tarafından yayımlanmış. Kitabın ön kapağında içeriğe uygun olarak, belki de en can alıcı sahne, çocuk kahramanın memleketi için mücadelesini yansıtan renkli bir çizime yer verilmiş. Arka kapağa ise Millî Mücadele kahramanlarından Antepli Şahin Bey’in Fransız komutana yazdığı mektuptan bir bölüm alınmış.
Kitap, bölüm başlıkları verilmeksizin on bir bölümden oluşmaktadır. İçinde renksiz olmak kaydıyla sekiz çizim bulunmaktadır. Kitabın yazı puntosu ve satır aralığı, çocuk okurun okuması adına uygun. Ayrıca özellikle belirtilmek istenen bölümler kalın punto ile yazılmış.
Eser, sekizinci sınıf öğrencilerinin Kurtuluş Savaşı Güney Cephesi konusunu işlerken öğretmenleri Mustafa Hoca ile sınav sonrası için Gaziantep gezisi planlamalarıyla başlıyor. Sınıftan Oğuz ve Elif, ilk ve son bölümlerde heves ve tepkileri ile ön plana çıkan karakterler oluyor. Gezinin ilk aşamasında Gaziantep’in tarihi ve kültürel değerlerinden bahsediliyor: Antep evleri, Bakırcılar Çarşısı, bedesten, camiler, Antep Kalesi, yemekler, müzeler vb.
Gezinin müze durağında müze müdürünün teşebbüsü ile Çolak Ağa müzeye geliyor ve öğrencilerle tanışıyor. Çolak ağa, büyüklerinden dinlediklerini Elif’in ricasıyla anlatmaya başlıyor.
Bu noktada çerçeve anlatının içindeki alt anlatı başlıyor ve Çakıroğlu’nun hikâyesi Çolak Ağa’nın ağzından anlatılıyor: Kahramanımız Halil(Çakıroğlu), on iki yaşındadır. Babasını Sarıkamış’ta şehit vermişlerdir. Annesini daha dört yaşındayken kaybetmiştir. Antep’e yakın köylerinde yaşarlarken dedesini de kaybeden Halil, emanet edildiği komşularına yük olmamak adına -zira yokluk yıllarıdır-
Ermeni Nubar Ağa’nın çiftliğine karın tokluğuna çalışmaya gider. Nubar Ağa’nın önce İngilizlere sonra Fransızlara Antep’in işgali konusunda yardım etmesi, Halil’i, namıdiğer Çakıroğlu’nu rahatsız eder. Bu noktada Dilsiz adıyla bilinen Kara Mehmet’in gerçekten dilsiz olmadığını anlar ve memleketleri için canları pahasına mücadele etmeye başlarlar.
Kahramanımız Halil’e sıkıntıya düştüğü her anda kaynağı belirsiz bir yerden bir ses gelir. Bu ses bazen umut aşılar bazen de yön verir Çakıroğlu’na. Çiftlik içinde Anteplilerin kendi aralarında konuşmalarının yasaklanması da iletişimi kesmenin bir olmayı, birlik olmayı ne denli engelleyebileceğini gösteren bir husus olarak verilmiş kitapta.