![]() |
Tweet |
Çünkü afet sonrası yaşananları insanın kendisine, sevdiklerine hatta bir uzmana anlatabilmesi aktarabilmesi oldukça güç. Hele bunu anlatabilmesinin yolunu açmak ve bireyin bunu özümsemesi, her biri travma sonrası atılması gereken önemli bir adım.
Yaşanan bir olay ya da durum her birimizin zihninde/bedeninde farklı şekillenir. Yansımaları ve bakış açıları her bireyde farklı gelişir. Dolayısıyla da müdahale yöntemleri ve süreçleri farklılık gösterir. İşin zorluğu da burada başlıyor zaten.
İçinde bulunduğumuz bu günlerde 6 Şubat depremi yıldönümünde, iki yıl önce yaşananlar, kayıplar, hissettiğimiz derin acı… hayatta kalanların baş etmesi gereken tüm duyguların üstüne bir de yaşamaktan duyduğu utanç. İşte tüm bunlar yukarıda yazdığım her bir satır uzun uzadıya çalışılması gereken başlık iken, tümünün aynı anda yaşanması ve hissedilmesi, duyulan derin çaresizlik hissi ile baş etmede başlangıç noktamız psikososyal/psikolojik ilkyardım olarak karşımıza çıkmaktadır. Psikolojik ilkyardımın özü kişinin-afetzedelerin duygu ve düşüncelerini ifade etmelerine alan açarak olayın travmatik yönü ile başa edebilmelerini sağlamak amacıyla yürütülen temel psikolojik destek süreçlerinden oluşur.
Yalnız olmadığını samimiyetle birlikte hissetmek hepimize iyi gelir. İşte bu yüzden afet bölgesine gitmek, yanyana olmak son derece önemli. İlk günlerdeki bir an önce afetzedelerin yanına gitmeye çalışma telaşımız bu yüzdendi.
Sonrasındaysa yaşanan travmaların uzmanlar tarafından ele alınması, afet sonrası bireylerin iyilik halinin oluşturulmasının desteklenmesi ve iyilik hallerinin sürdürülmesine yönelik uygulamaların hayata geçirilmesi son derece önemli.
Her bireyin basamaklarda yaşadığı süreler farklı olsa da afet sonrası yaşananlar konusunda genel bir süreçten bahsetmek mümkün.
İlk basamak “şok” sürecidir. Bireyler bu aşamada duyarsızlaşma, dikkat ve odaklanma problemleri, hatırlayamama gibi sorunlar yaşayabilirler.
İkinci basamak “tepki verme” yaşanan şok sonrası bireyde gelişen tepkilerdir. Örneğin mide rahatsızlıkları, aşırı kaygı halleri, titreme, ağlama krizlerinden bahsedebiliriz.
Üçüncü basamak “farkındalık- yas” süreci olarak karşımıza çıkar. Yaşanan olayın büyüklüğü ve kişinin şahitlik ettiği yaşantıların derinliğine bağlı olarak uzayabilecek olan bir basamaktır. Başına gelen olayı sorgulama ve anlamlandırmaya çalışma, suçlu bulma çabaları, sessizliğe bürünme, rüyalarda olayların tekrarı yoluyla hesaplaşmalar yaşanması gibi örnekler bu basamak için verilebilir.
Dördüncü ve son basamak “iyileşme” olarak bireyin ömrü boyunca gerçekleşir. Daha sessiz geçen bir dönemdir. Birey yaşadıklarını hatırladıkça ağlama tepkisi verebilir, nedenselleştirme ve benzeri savunma mekanizmalarını kullanabilir.
İlk iki basamak ilk günler ve aylarda yaşanırken sonraki basamakların süreci kişiye göre değişmektedir. Üzerinden geçen süreye rağmen bireyler henüz iyileşme sürecine girmemişse uzman desteğine başvurmak anlamlı olabilir.
Sağlıklı günler dileğiyle…